Tuna Nehri’yle iki yakaya ayrılan, modern ve nostaljik havayı bir arada taşıyan Budapeşte’yi yakından tanımaya ne dersiniz? Gezi rotasını Budapeşte’ye çevirenlere rehber, gezecek şehir arayanlara ilham olacak yazımızda aradığınız her şeyi bulabilirsiniz.
Orta Avrupa’nın en romantik ve hareketli şehirlerinden biri olan Budapeşte, Macaristan’ın başkenti. Şehir Tuna Nehri’nin ikiye ayırdığı ve 1873’ten önce şehir olan Buda ve Peşte’nin birleşiminden oluşuyor. Budapeşte’nin her iki yakası da kendine has özellikleriyle öne çıkıyor. Batı yakadaki Buda’da nostaljik mimarisiyle tarihi semtler uzanırken, Doğu yakasındaki Peşte’de enerjinin ve hareketin hiç bitmediği, iş yaşamının da kalbi olan semtler bulunuyor. Avrupa’da olduğunuzu her adımda hissettirecek bu güzel şehirde keyifli bir gezi rotası oluşturabilirsiniz. Hadi, Budapeşte’yi biraz daha yakından tanıyalım.
Budapeşte, her mevsim bolca yağış alan bir şehir. Yağmurlar, şehrin romantik ve ihtişamlı görünümüne asil bir hava katsa da tatil için elverişli olmayabilir. Bu sebeple Budapeşte’yi nisan ve eylül ayları arasında ziyaret etmenizi öneririz. Bu dönemde hem güzel havalarda gezme fırsatı bulabilir hem de bolca etkinlikle karşılaşabilirsiniz. Müziğe doymak ve eğlencenin tadına varmak için her yıl ağustos ayında Budapeşte’de düzenlenen Sziget Festivali’ne mutlaka katılmalısınız.
Mimarisi, geniş caddeleri, hareketli yaşamı ve tarihi yerleriyle ünlü olan Budapeşte’de gezilecek çok yer var. Her yeri doya doya gezmek için şehre 3 gününüzü ayırmanız yeterli. Sizin için Budapeşte’de mutlaka göreniz gereken yerleri sıraladık.
UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alan ve şehrin sembolü olan Buda Kalesi’ni mutlaka görmelisiniz. Tüm ihtişamıyla Tuna Nehri kıyısını süsleyen bu masalsı kalenin şaşırtıcı detayları sizi büyüleyebilir. Kalenin içinde ünlü müzeleri ve tarihi yapıları ziyaret edebilir, 19. yüzyıldan kalma bir gün yaşayabilirsiniz.
Budapeşte’nin mimari açıdan ne kadar zengin olduğunu dile getirmiştik. Bu zengin görünüm, Macaristan Parlamento Binası’nda da gözler önüne seriliyor. Neogotik mimari tarzının en iyi örneklerinden olan Macaristan Parlamento Binası’nın büyük bir emek ve çaba harcanarak yapılan süslemelerinde tam 40 kilo altın bulunuyor. Pırıl pırıl parlayan bu ince detaylar, mimarinin görkemli çizgileriyle taçlanınca ortaya bu ihtişamlı yapı çıkıyor. İçerisinde 233 heykel bulunan binada 691 oda yer alıyor, bu devasa yapının içinde kaybolmak isteyenler için gezi turları da düzenleniyor.
Macaristan’ın ilk kralının adını taşıyan Aziz Stefan Bazilikası, şehrin en büyük kilisesi olma özelliğini taşıyor. Neo-rönesans mimarı tarzıyla inşa edilen görkemli bazilikanın içi de oldukça göz alıcı süslemelerle dolu. Bazilikada belirli günlerde klise orgu konserlerine şahit olabilir, tüyleri diken diken eden anlar yaşayabilirsiniz.
Buda ve Peşte olarak ikiye ayrılan yakaları birbirine bağlayan Zincir Köprü, kusursuz tasarımı ve geceleri Tuna Nehri’ni aydınlatan ışıklarıyla göz dolduruyor. Ayak ve girişlerinde aslan heykelleri bulunan köprü yaya trafiğine de açık. Dilerseniz iki yaka arasında geçiş yapmak için buradan yürümeyi tercih edebilirsiniz.
Muhtemelen Budapeşte’yi gezerken Kahramanlar Meydanı’nı görecek ve adımlarınıza engel olamayarak bu meydana doğru çekileceksiniz. Anıt heykelleri, simetrik tasarımı ve enerjik havasıyla sizi kendine çekecek olan bu meydan Peşte bölgesinde yer alıyor. Meydandaki en çarpıcı anıt olan 36 metre uzunluğundaki Milenyum Anıtı ile birlikte her biri sanat eseri olan anıt ve heykelleri mutlaka incelemelisiniz.
Bu eşsiz şehri tüm güzelliğiyle gören bir yerde sıra… UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alan Balıkçı Tabyası, şehrin manzarasının en güzel izlendiği yer olarak öne çıkıyor. Listemizde saydığımız birçok yer buradan rahatlıkla görülebiliyor. Işıklar şehrinin ihtişamına tanık olmak için buraya mutlaka akşam saatlerinde de uğramalısınız.
Budapeşte’yi gezerken Türk kültürünün etkilerini görmek, insanlarına da şehrine de kendinizi yakın hissetmek mümkün. Bunun nedeni şehrin uzun yıllar boyunca Osmanlı hakimiyetinde kalması olabilir. Bu nedenle olacak ki şehirde yaygın bir hamam kültürü var. Öyle ki Budapeşte, Hamamlar Kenti olarak anılıyor. Szechenyi Termal Hamamı en ünlü hamamların başında geliyor. Saray tarzı mimariyle inşa edilmiş hamam ve kaplıcada heykeller, büyüleyici süslemeler ve vazolar arasında sıcak suyun tadını çıkarabilirsiniz.
UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alan Andrassy Caddesi, Budapeşte’nin birçok mimari tazı bir araya getiren binalarını görmek için harika bir yer. Opera binaları, sergi salonları, politik binalar, tarihi yapılar, kısacası caddedeki her köşe özenli bir sanatçının elinden çıkmış eserler gibi büyüleyici. Caddenin büyüsüne kapılıp yürürken alışveriş yapabilir, kafe ve restoranlarda tatlı molalar verebilirsiniz.
Bir şehirde konaklarken gezilecek yerlere yakın olmak önemli. Konakladığınız yerden çıktığınızda yürüyerek ya da toplu taşımayla kısa sürede görmeye değer yerlere ulaşmak büyük bir avantaj oluyor. Bunun için Budapeşte’de Belvaros-Lipotvaros, Teresvaros, Erzsebetvaros ve Frencvaros bölgelerinde konaklamalısınız. Tarihi yerlere oldukça yakın olan bu bölgelerde konaklayarak ulaşımı kolaylaştırabilirsiniz.
Macar yemekleri genelde etin farklı yorumlarıyla ortaya çıkan lezzetlerden oluşuyor. Bunların en ünlüsü biftek, havuç, biber ve patatesin bir araya getirilmesiyle yapılan gulaş. Budapeşte’ye gittiğinizde gulaş yemeden dönmemelisiniz. Bunun yanı sıra chicken paprikash da Macar mutfağının vazgeçilmezi olan paprika sosuyla yapılan çok ünlü yemeklerden biri. Tabi ki vazgeçilmez sokak lezzetlerini de unutmamak gerek. Bunun için üzerine dilediğiniz malzemeyi ekletebileceğiniz longosu mutlaka denemelisiniz.
